Üniversiteye başlamak, hayatımızda yeni bir sayfanın açılması demektir. Her yeni durum gibi üniversite öğrencisi olmak da heyecan uyandırdığı kadar kaygı vericidir. Üniversite hayatı mücadeleleri de beraberinde getirir. Kişi, üniversiteye başlamadan önceki hayatında ailesinden çok yardım alır. Çoğu sorun ve durumla tek başına mücadele etmez. Çok yakınında birilerinin olduğunun farkında olur. Üniversite hayatındaki kişi ailesinden ayrı kaldığı için hayatında meydana gelen değişimlerle mücadele haline girer.
Çoğu zaman üniversite yaşamının stresiyle baş etmek mümkünken, bazen üniversite öğrencisi olmanın getirdiği değişimler (sorumluluk alma, bireyselleşme, karar verme) öğrenciyi zorlayabilir. Bu süreçte her şey yeni ve bilinmezdir. Kişi, daha önceki hayatında alışık olduğu ortamlardan uzak kalır. Yeni hayatına uyumu bazen zorlayıcı olabilir ve zaman alabilir.
Öğrencilerin bu sürece alışma dönemi olur. Alışma süreci geçene kadar yoğun duygular, karamsarlık, kaygı, korku gibi olumsuz psikolojik durumlar yaşayabilir. Çünkü alışmış oldukları eski insanlar, ortamlar ve durumlardan ayrılmak zorunda kalırlar.
İnsanların değişime olan tepkileri çok farklılık gösterir. Kimisi değişime çok çabuk uyum sağlar, kimi zamanla uyum sağlar, kimi ise değişime uyum sağlayamaz. Bu, kişilik özelliklerinden ve çevresel faktörlerden kaynaklı olabilir. Bazen de kişinin yetiştirilme tarzıyla alakalı olabilir. Ama şu unutulmamalıdır ki üniversiteye yeni başlamış bir kişinin kaygı, korku, uyum sorunları yaşaması çok olağandır. Çünkü üniversite hayatı demek, yeni bir hayat, yeni bir çevre ve en önemlisi de bireyselleşmek demektir. Örnek vermek gerekirse, yürümeye yeni başlayan bir çocuk düşünelim. Bu çocuk yürümeye alışana kadar bir çok badire atlatır. Yere düşer, ayağı incinir, yüzü yara alır. Yani çocuk yürümeye alışana kadar bir zorluk yaşar. Bu zorluğun sonunda da yürümeyi öğrenir. Üniversite hayatı da biraz buna benzer. Yaşayacağımız zorluklar çok normal. Bu süreçte zorlanabiliriz. Ama pes etmemeliyiz. Çünkü bu sürecin sonunda ödül var. Üniversite hayatı kişiye, kişisel ve akademik bir takım olumlu özellikler kazandırır.
Bu zorlu dönemde şunları unutmamak lazım;
1. Bu durumu yaşayan sadece siz değilsiniz.
2. Bu zorlukları sürekli yaşayacağız anlamına gelmez.
3. Zorlanıyor olmak, baş edemeyeceğiniz anlamına gelmez.
Yukarıda belirtildiği gibi bazı insanlar değişimlere uyum sağlayamayabiliyor. Çok zorlandığınız durumda (günlük hayatınız aksıyorsa, akademik başarınız düşüyorsa ve bununla tek başına baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız) bir uzmandan yardım almanız faydalı olur.
Zorlukların dışında, üniversite hayatı kişiye, bireysel anlamda olumlu özellikler kazandırır. Kişi, ailesinden uzakta olduğu için hayatını tek başına idare etmek, problemleri çözmek, sorumluluk almak ve hayatını planlamak gibi becerileri de kazanmış olur.
Kişi, üniversiteye başlamakla özgürleşmenin ve bireyselleşmenin ilk adımını atmış olur.
Çoğu zaman üniversite yaşamının stresiyle baş etmek mümkünken, bazen üniversite öğrencisi olmanın getirdiği değişimler (sorumluluk alma, bireyselleşme, karar verme) öğrenciyi zorlayabilir. Bu süreçte her şey yeni ve bilinmezdir. Kişi, daha önceki hayatında alışık olduğu ortamlardan uzak kalır. Yeni hayatına uyumu bazen zorlayıcı olabilir ve zaman alabilir.
Öğrencilerin bu sürece alışma dönemi olur. Alışma süreci geçene kadar yoğun duygular, karamsarlık, kaygı, korku gibi olumsuz psikolojik durumlar yaşayabilir. Çünkü alışmış oldukları eski insanlar, ortamlar ve durumlardan ayrılmak zorunda kalırlar.
İnsanların değişime olan tepkileri çok farklılık gösterir. Kimisi değişime çok çabuk uyum sağlar, kimi zamanla uyum sağlar, kimi ise değişime uyum sağlayamaz. Bu, kişilik özelliklerinden ve çevresel faktörlerden kaynaklı olabilir. Bazen de kişinin yetiştirilme tarzıyla alakalı olabilir. Ama şu unutulmamalıdır ki üniversiteye yeni başlamış bir kişinin kaygı, korku, uyum sorunları yaşaması çok olağandır. Çünkü üniversite hayatı demek, yeni bir hayat, yeni bir çevre ve en önemlisi de bireyselleşmek demektir. Örnek vermek gerekirse, yürümeye yeni başlayan bir çocuk düşünelim. Bu çocuk yürümeye alışana kadar bir çok badire atlatır. Yere düşer, ayağı incinir, yüzü yara alır. Yani çocuk yürümeye alışana kadar bir zorluk yaşar. Bu zorluğun sonunda da yürümeyi öğrenir. Üniversite hayatı da biraz buna benzer. Yaşayacağımız zorluklar çok normal. Bu süreçte zorlanabiliriz. Ama pes etmemeliyiz. Çünkü bu sürecin sonunda ödül var. Üniversite hayatı kişiye, kişisel ve akademik bir takım olumlu özellikler kazandırır.
Bu zorlu dönemde şunları unutmamak lazım;
1. Bu durumu yaşayan sadece siz değilsiniz.
2. Bu zorlukları sürekli yaşayacağız anlamına gelmez.
3. Zorlanıyor olmak, baş edemeyeceğiniz anlamına gelmez.
Yukarıda belirtildiği gibi bazı insanlar değişimlere uyum sağlayamayabiliyor. Çok zorlandığınız durumda (günlük hayatınız aksıyorsa, akademik başarınız düşüyorsa ve bununla tek başına baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız) bir uzmandan yardım almanız faydalı olur.
Zorlukların dışında, üniversite hayatı kişiye, bireysel anlamda olumlu özellikler kazandırır. Kişi, ailesinden uzakta olduğu için hayatını tek başına idare etmek, problemleri çözmek, sorumluluk almak ve hayatını planlamak gibi becerileri de kazanmış olur.
Kişi, üniversiteye başlamakla özgürleşmenin ve bireyselleşmenin ilk adımını atmış olur.